NE ARARSAN BURADA
  çevre bilinci eğitimi
 

Başlık : Ekolojik Metamorfoz


Yazar : Serdar AKSOY    


Sayı : 4.Sayı (Ekim - Aralık 2004)


Konu : Çevre Bilinci Eğitim


Mecaz anlam taşıyan bir atasözümüz “ağaç yaş iken eğilir” der. Bu söz ağaçlar için söylenmemiş tabi. Bu atasözü insanlar için, insanların eğitime küçük yaşlarda başlaması için söylenmiş. Evet eğitim. Bu kelime her dilde dünyanın en önemli kelimelerinden biridir. Çünkü tüm insanları yakın markaj ilgilendiriyor.

Takdir edilir ki dünya insanla, insan da eğitimle anlam kazanıyor. İşte eğitimin önemi burada göze çarpıyor. Kaldı ki insan olabilmemiz için sadece anatomik yapı yeterli değildir. Ruhumuzda insanlığa ait değerleri de taşımamız gereklidir. İşte, eğitim bu değerleri kazanmamızı sağlayan bir değerdir. İnsanı, insan eden bir değerdir. Bu değerleri dünyanın tüm hazinelerini verseniz de satın alamazsınız. Bu değerlere küçük yaşta almaya başladığınız eğitimle sahip olabilirsiniz.

Bu yüzden alfabenin sondan birinci harfinden değil de, “a” sından başlamalıyız. Ekolojik bilinci taşıyan nesiller yetiştirmek için okul öncesi eğitime çok büyük önem vermeliyiz. Küçük çocukların ilk eğitimi ailede başlar, anaokulu ile devam eder, diğer okullarla geliştirilir. Bir Japon atasözü “Çocuklarınızın nasıl olmasını istiyorsanız, onları öyle yetiştirin ”der. Peki biz çocuklarımızın nasıl olmasını istiyoruz?

Ele aldığımız konu okul öncesi çocukların çevre eğitimi olduğuna göre, bir çocuk gözünü dünyaya açtığı andan itibaren, kendini çepeçevre saran ekolojik faaliyetlerin içinde bulmalıdır. “Yeşil ve temiz bir dünya” ibaresi daha konuşmaya başlamadan şuuraltına yerleştirilmelidir. Çünkü küçükken alınan eğitim, mermere kazınan yazı gibidir.

Küçük çocuklar sıvı gibidirler. Girdiği kabın şeklini alırlar. Ekolojik kültür ortamında yetişen çocuklar, dünyanın yüzünü güldürecek çocuklardır. Bu yaştaki çocuklara verilecek bir çevre eğitimi, en az bin fayda olarak geriye döner. Şu andaki mevcut durum ne yazık ki hiç de iç acıcı değildir. Çünkü gelecekte dünyayı yönlendirecek olan küçük çocuklar, şu anda tabiattan habersiz ve uzak bir şekilde büyümektedirler. Bu kaygı verici durum da “Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir.” atasözünü doğrular niteliktedir.

Bugün modern dünya, geleceği tehdit eden problemleri dünden sezmiş olacak ki, bu işe ciddiyetle el atmış. İşe okul öncesi çocuk eğitimcilerini mükemmel bir şekilde yetiştirilerek başlamıştır.

Okul öncesi küçük çocukların eğitiminde bir takım programlar hazırlanmıştır. Mesela “Natura`s Way Preschool”, 3-4-5 yaşındaki çocuklar için dokuz aylık bir programdır. Yine Connecticut`daki New Canaan Tabiat Merkezinde okul öncesi çocuklar için çevre eğitimi programları uygulanmaktadır. California`daki küçük Eğitimciler merkezi ile, Ohio daki Fairgreen Anaokulu ve Latin Amerika`daki “Fey Alegria” programı çevre eğitimi mozaiğinin renkli parçalarını oluşturmaktadır.

Adı geçen merkezlerin genel amacı, çocukların ruhsal durumlarına ve yaşına uygun bir şekilde kendilerine tabiat sevgisini aşılamaktır. Her merkezin uygulama metotları farklı olsa da, varılmak istenen hedef birdir. Bu merkezlerdeki sınıflar, klasik dört duvarlı sınıflar değil, tabiattan sınıflardır. Tabiattan oluşturulmuş bu sınıflarda, çocuklar tabii bir ortam içerisinde tabiata olan saygılarını kazanıyorlar. Böylece yerküreye olan tüm sorumluluklarını iliklerine kadar hisseden, yeryüzü mirasçıları yetiştirilmiş oluyor.

Ülkemizde de bu tür uygulamalar birer ikişer başlamakla beraber yaygınlaşması zaman alacağa benzer. “Taş yerinde ağırdır” demiş atalarımız. Her şey zamanında ve yerinde öğrenilir. Şehirli çocuklara beton bloklar arasında tabiat sevgisi nasıl aşılanabilir ki?

Bu yüzden çevre konusunda global düşünmek zorundayız. Bu konuda dünya ile beraber hareket etmek mecburiyetindeyiz. Bu işin doğusu-batısı, zencisi-beyazı olmaz. Evrensel bazda beyin fırtınası oluşturarak projeleri hazırlamalı, başarıyla uygulamalı ve zaferle taçlandırmalıyız. O yüzden daha en başta, gerçek bir ekolojik eğitim sistemi, modern metotlarla hayata geçirilmeli ve körpecik fidanlarımızı titizlikle yetiştirmeliyiz. Yetiştirmeliyiz, çünkü geç kalındı. “Zararın neresinden dönülse kârdır” atasözünü uygulayarak elde edeceğimiz kârlarla, bu zararı periyodik bir şekilde kapatabiliriz.

Topluma ve çevreye faydalı fertler olarak özenle yetiştirilen çocuklarımız en değerli eserimiz olacaktır. Ancak bu şekilde endişeler sevince, problemler çözüme dönüşecektir. Pozitif dönüşümlü bu ekolojik metamorfoz, en büyük ödülümüz olacaktır. Bizim de tırtıllarımız kelebeğe dönüşecek ve böylece dünya çok daha güzel, çok daha estetik bir hale gelecektir.

Haydi, “TÜM İNSANLIK” gelin, hepimiz çocuklarımızın eğitimine önem ötesi duyarlılık gösterelim. Onların o tertemiz dünyalarını, eğitim güneşiyle aydınlatalım. O “GÜNEŞ” hiç sönmesin, hiç batmasın. Çocuklarımızın saçtığı ışık, tüm aydınlıkların gözünü kamaştırsın. Ancak o zaman ekolojik idealiteyi, realiteye çevirebiliriz.

Çevre bazındaki bu global kördüğümü “Asrın İskenderleri” olarak çocuklarımız çözecektir. Bu kahramanlar, geleceğe umutla bakmamızı sağlayacaktır.

İnsanlar ölür, eserler ölmez. Ölümsüz mü olmak istiyorsunuz? Ölmez eserler bırakınız. Ne duruyoruz? Gelin hepimiz ölümsüz olalım....

(Metamorfoz: Değişim, başkalaşım.)

 

 
 
  Bugün 4 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol