NE ARARSAN BURADA
  süper hikayeler
 

Arkadaş (Hikaye)

Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
 İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru
 altındaydılar. Asker teğmene koştu ve:
 - Teğmenim. Fırlayıp
 arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..
 Delirdin mi? der gibi baktı teğmen...
 - Gitmeye değer mi?. Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla
 ölmüştür bile.. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakın..
 Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi.. "Git o zaman.."
 İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş  yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa
 döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar  içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşınan arkadaşına döndü:
 - Sana değmez, hayatini tehlikeye atmana değmez,demiştim. Bu zaten ölmüş..
 - Değdi teğmenim. dedi asker..
 - Nasıl değdi? dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun?..
 - Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına
 ulaştığımda henüz sağdı..
 Onun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim icin..
 Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
 - Jim!.. Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini  biliyordum..

                
Yolumuzdaki Engeller.. (Hikaye)

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine 
kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. 
Bakalım neler olacak?. 
Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, 
saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene 
kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. 
Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar 
vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir 
köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu.
Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı 
ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı 
ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden 
sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin 
durduğunu gördü. Açtı. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu 
vardı içinde. 

"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir" diyordu kral. 

Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. 

"Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır."  

Bill Gates 

 Bill Gates Microsoftsun bir seminerinde bilgisayar
sektöründeki gelişmenin hızını anlatmak için şöyle bir 
benzetme yapmış.
"Eğer Volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar
sektörü kadar hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara 
alacağımız arabalara 25 dolarlık benzin koyup dünya turu 
atmamız mümkün olacaktı"
 

Birkaç gün sonra VW firmasının bir basın açıklaması yayınlanmış.
"Eğer otomotiv sektörü Bill Gates in işletim sistemi gibi 
gelişmiş olsaydı, her alacağımız arabada tek koltuk olacak, 
diğer koltuklar için ekstra lisans parası ödemek zorunda 
kalacaktık; arabamız sadece bizim ürettiğimiz benzinle 
çalışacak; gösterge tablosundaki tüm ikaz ve uyarı
ışıkları yerine üzerinde 
ARABANIZ GEÇERSİZ BİR İŞLEM YÜRÜTTÜ VE KAPATILACAKTIR
yazan tek bir lamba olacaktı. Ayrıca her kazadan sonra 
arabanın hava yastıkları açılmadan önce bir düğmenin üzerinde 
HAVA YASTIKLARI AÇILACAK EMİN MİSİNİZ 
diyen bir ışık yanacaktı"  
İNSANLIK DERSİ (Gerçek Hikaye)

Ünlü İtalyan sinema sanatçısı Vittorio de Sica bir TV
röportajında anlatıyor :

İtalya' da Napoli' nin kenar mahallelerinden birinde,
bir Cafe-Bar da, espressolarimizi içiyoruz.İçeri giren
müşterilerden biri, barmene "due caffee, uno sospeso"
(iki kahve, biri askıda) diyor, iki kahve parası
veriyor, bir kahve içip gidiyor, barmen de tezgahın
üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt
asıyor.

Biraz sonra iki kişi içeri giriyor: "due caffee e un
sospeso" (iki kahve
ve bir askıda) diyorlar, üç kahve parası verip, iki
kahve içip gidiyorlar,
barmen gene bir küçük kağıt daha asıyor tezgahın
üstündeki çiviye...

Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyor.
Derken üstü başı biraz eski, püskü, belli ki fakir biri
bardan içeri
girdi, barmene "un caffee sospeso" (askıdan bir kahve)
dedi, ve barmenin hazırladığı kahveyi içip, para
ödemeden çıkıp gitti. Barmen de tezgahın üzerine
asmış olduğu kağıtlardan bir tanesini aşağı indiriverdi... 

MİLLETÇE KÖTÜMSER MİYİZ? (Gerçek Hikaye)

Büyük gazetelerimizin birinde yönetici semineri veren uzman 
Türklerin dünyada en kötümser milletlerden biri olduğunu iddia 
etmiş. Peşinden küçük bir test yapmış. Bitişik sözcüklerden 
oluşan aşağıdaki cümleyi birkaç saniyeliğine gösterip yöneticilerden 
okumalarını istemiş: 
"THEGODISNOWHERE"
Katılımcıların hepsi bu cümleyi:
"THE GOD IS NO WHERE"
diye okumuş. Yani "Tanrı hiçbir yerde değildir" seklinde.
Uzman acı aci gülümsemis... "Tam bekledigim gibi" diye mirildanmis.
Bati ülkelerindeki seminerlerde katılımcılar bu cümleyi söyle 
okurlarmış:
"THE GOD IS NOW HERE"
Yani: "Tanrı şimdi burada"...

http://dilek-yumurtaci.tr.gg/hikayelerim.htm

 
 
  Bugün 14 ziyaretçi (24 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol